Boğazın Kalbinde Sessiz Bir Fısıltı:Lalelerle Uyanan Bir Masal: Hıdiv Kasrı’nda Baharın Fısıltısı
- Ahmet Haldun Serbest
- 17 Haz
- 1 dakikada okunur

İstanbul’un en sessiz ama en derin nefes aldığı yerlerden biridir Beykoz. Ve o nefes, bahar geldiğinde en çok Hıdiv Kasrı’nda hayat bulur. Bu kare, sadece bir manzara değil; aynı zamanda geçmişin zarafetiyle bugünün huzurunun iç içe geçtiği, lalelerin birer şiir gibi toprağa dizildiği bir zamanın hatırası…
Hıdiv Kasrı’na o gün adım attığımda gökyüzü masmavi, rüzgar yumuşak, Boğaz ise derin bir huzur içindeydi. Ağaçların arasından yükselen tarihi yapı, sanki eski İstanbul’dan bugüne taşınmış bir selam gibiydi. Her köşesinde zarafet, her penceresinde bir hikâye… Ama en çok da lalelerin dokunuşuydu bu masalı gerçek kılan.
Laleler, sadece bir çiçek değil, adeta toprağın kalbinden yükselen renkli bir duadır. Hıdiv Kasrı'nın bahçelerinde ise bu dua yankı bulur. Kırmızı, pembe, sarı ve mor… Her biri ayrı bir duyguyu anlatır; kimi aşkı, kimi özlemi, kimi de yeniden başlamanın umudunu... Sessizce yürürken aralarında, zaman bir anlığına durur. İstanbul, o çok sesli şehir, burada susar. Sadece doğa konuşur; rüzgarın dallarla yaptığı fısıltılı konuşmayı, lalelerin güneşe verdiği selamı duyarsınız.
Kasrın terasından Boğaz’a doğru uzanan bakışta bir dinginlik gizli. Karşı kıyılarda hayat devam eder, ama siz burada zamanın dışına çıkmışsınızdır. Belki de bu yüzden Hıdiv Kasrı sadece bir yapı değil; geçmişle geleceği birleştiren bir köprüdür. Bir hafıza, bir durak, bir sığınaktır.
Bu kareye her baktığımda o anın kokusu, ışığı, duygusu yeniden canlanıyor. Ve içimde bir ses fısıldıyor: “Unutma, her bahar kendini hatırlatır… Doğa her defasında yeniden başlar. Sen de öyle.”











Yorumlar